Yolda yürürken ben yavaş yavaş
Yanıma yaklaştı iki vatandaş
Birinin adi Şemsi diğeri yoldaş
Belli ki soracak bir şeyleri var
Önce selam sonra kelam ederler
Köyden çıkmış şehre doğru giderler
Henüz muhabbet yoktur aşk ile
Gözler birbirine düşmüş seyran ederler
Şu ev kimin bu ev kimin deseler
Anlarım ki yabancıdır bu zatlar
Adlar farklı aynı olsa soyadlar
Aman sende boş ver dedim kendime
Köyünüze geldik bir hoş geldin diyen yok
Misafirin kıymetini bilen yok
Herkes asmış suratını gülen yok
Gelen mi dost giden mi dost bilen yok
Meğer anaları köye gelmişler
Köyümüzden iki gül beğenmişler
Gül kokusu hangi evden geliyor
Tarif üzere o haneye gitmişler
Onlar gelmiş kızlar gitmiş oduna
Yermiş gibi asılırlar tütüne
Yabancıya havlar bizim teşkilat
Korkarız ya bak şu elin itine
Derler ki ya sizin köy böylemi hep
Kimi saçlar bele inmiş kimisinde vardır kep
Ne buyur var ne cay ne bir bardak salep
Yüz vermeyiz her kafanın bitine
Sormaz amma olur bizi soranlar
Belki vardır söylenmiştir yalanlar
Aramıza vardır gizli yılanlar
Zehri yok aldırma sen onlara
Kıymet vermem dönün eski hanlara
Sadık Yılmaz